27 Aralık 2011 Salı

Defne ve çikolata

Dün akşam ofis çıkışı koştura koştura, ameliyat olan bir arkadaşımı ziyarete gittim. Sevdiği çikolatalardan bir kutu kapıp çaldım kapısını. O da ben ayağımı kırınca çiçek yerine sevdiğim çikolatalardan alıp koşmuştu hastaneye. 

Çok mutlu oldu gelişime. Zor ve uzun bir ameliyat geçirdi. Epey zayıflamıştı ama iyiydi. Özlemişim. Koşturmaca içinde birbirimizi ihmal etmişiz biraz, üzüldüm. İyileşir iyileşmez eski toplaşmalara kaldığımız yerden devam edelim, yeni gelinden başlayalım dedik. Bu arada, doğumundan beri göremediğim civciv yeğeni de oradaydı. Sarman, maviş ve de bıcırık Defne :) Çevremizde dolandı durdu, kah tırtıllı şarkı söyleyen kitabını karıştırdı, kah pembe domuzcuklu bisikletiyle gezdi... Beni güldürmek için o minicik dişlerini gösterip gözlerini kısa kısa güldü. Evin panter kedisi Tekila'yı ise kuzuya çevirmiş, pofuduk olmuş hayvan; gıkı çıkmıyordu.  Defne çikolataya, ben Defne'ye bayıldım. 

Bu lavanta ama olsun, ikisini de severim


Çikolata... Kız istemeye götürülür, hastaya götürülür, sevgiliye götürülür, çocuklara götürülür, misafir gidilen yere götürülür, yılbaşında afiyetle götürülür, mutsuzken kutusunun dibi görülür, sonracııma sıcak sıcak içilir... Nefis bi şey! Çikolata yapım kursları, günübirlik atölyeler var. Gitsem mi acep diyorum. Aztekler, Mayalar; müteşekkirim...

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder