13 Aralık 2011 Salı

Twitter stories

Twitter ile ilişkim sınırlı seviyede. Peki bundan pişman mıyım? Pek sayılmaz. Takip ettiğim insanlar vardı, evet, doğru düzgün kullananlar da mevcut. Ancak genelde geyik yapan, "Şurdaydım", "Şunu yedim, mmm, bayıldım", "Oo çok yemişim, gaz yaptı" gibi faideli (!) tweet'ler ağırlıkta olduğu için pek ilgimi çekmiyor.

O yüzden, yazmayı da izlemeyi de bıraktım. Ancak Cumhuriyet'in Cumartesi ekinde, bazı tweet'ler sayesinde birçok insanın hayatının kurtulduğunu anlatan bir haber vardı. Anında doğru yere iletilen bu tweet'lerin çok çabuk koordine olmayı sağladığı anlatılıyor, twitter hikayelerinden bahsediliyordu.

Örneğin Van depreminde Okan Bayülgen'in tweet'leriyle yardımların doğru kişilere ulaştırılması ya da enkaz altındaki iki kişinin sağ olarak kurtarılması; az buz şey değil... 

Bu ilginç twitter hikayeleri bir sitede toplanmış: Şuradan bakmak mümkün. 

Ben de bir tweet yazsam, uçaktan inince Peter Shankman'a olduğu gibi gibi biftekle değil de, elinde lahana sarma ya da çikolata sufleyle beni karşılayan olur mu bilmem ama, olsa hayır demezdim yani...

En hoşuma giden hikayelerden biri ise Aaron Durand'ın annesinin kitapçı dükkanını kurtarış hikayesiydi. Küçük kitapçı dükkanları kıymetlidir, korunmalıdır. Bkz. You've got mail.

Ya yemek tarifleri? Muhtemelen uygulamazdım ama bu da hiç fena fikir değil Maureen abla :) Şu resimdeki defne yaprağı ve çubuk tarçın bile dikkatimi çekti.





Okan Bayülgen'in hikayesi için tıklamak lazım.


Hiç yorum yok:

Yorum Gönder