Yaratıcılıkla ilgili okuduğum en komik yazılardan biri bırakılmış geçen gün masama. Bir ekonomi dergisindeki köşeden sanırım... Fotokopiydi.
Okumam böyle şeyleri normalde, zaman kaybı. Ama örtmen bırakmış. Zahmet etmiş... Ben de üşenmedim, pek eğlendim.
Yazıda yaratıcılığı artırmak (!) için o kadar ilginç (!) öneriler vardı ki, buraya yazmadan edemedim. Beni en çok güldüren, yaratıcılığı neredeyse günde 5 dakika ayırarak yapabileceğiniz söylenen bacak açma egzersizleri seviyesine indirmesi oldu.
"Duvarda asılı duran resmi çıkartıp yerine bir süpürge assanız nasıl olur?"
Ben budaklı bir odun düşünmüştüm misal, daha naturel olacağı kanaatindeyim...
"Madem Apple Türkiye'nin genel müdürüsünüz, her sabah işe yanınızda bir adet elma ile gelseniz ve şirket kapısından girerken resepsiyonda elmayı bir diş ısırıp resespsiyon masasında duran bir tabağın içine süs olsun diye bıraksanız ve bunuher sabah yeni bir elma ile tekrar tekrar yapsanız nasıl olur?"
Ben diyeyim, hiç hoş olmaz! Resepsiyon kararmış, çürümüş elmalarla dolar! Yazık değil mi?
"Bugün yaratıclığa sadece iki dakika ayırabiliyorum demek bile yaratıcılık kültürünüzün yok olmaması için yeterli olur. Bazı insanlar tuvalette yeni şeyleri daha iyi düşünebildiklerini söyler"
Yemeklerden önce mi iki dakika ayıralım yoksa sonra mı? Malum epeyce fark ettirebilir. Son satır için not: "Türk'ün aklı ya kaçarken ya, ..çarken!"
"Karar verirken hep masanızda mı oturursunuz? Bugün kararlarınızı ayakta verin."
Hatta klozete tüneyin! Elimizde muz sifon ipinde sallansak, faideli olmaz mı? Malum; een öze dönüş...
"Kaşığı sağ elinize mi alıp çorba içersiniz? Bu akşam sol elinize alıp çorbanızı içmeyi deneyin"
"Sağlık sorunlarınız yoksa, tansiyon, damar ve dolaşım sorunlarınız yoksa, doktorunuz da izin veriyorsa, ara sıra baş aşağı durmaya çalışın! Yapabiliyorsanız amuda kalkın."
Hah, tam bunu diyecektim. Meseleye bir de başka açıdan mı baksaydık?
Yahu kreatif olmak meğer ne kolaymış! Yıllardır bu sektörde çalışıyorum, güzel sanatlar sınavında filan neden bunlar benim aklıma gelmemiş!
Işık meğer içimizdeymiş (!). Sadece arada sallanıp baş aşağı durup çalkalanarak, amuda kalkarak ya da kaşığı/kalemi sağ elden sola alarak hazinenin ortaya çıkmasını sağlamak gerekiyormuş. Gerçekten müteşekkirim bankacı gözüne.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder