18 Mart 2010 Perşembe

Acayip bir apartman vesselam


Yok bizim apartman böyle değil, ama olsa güzel olurdu hani...

Üst kattaki, sigara izmaritlerini balkonuma atıyor, bunu hep yapıyor. Karısı da gecenin 11 buçuğunda evi süpürüyor. Tamiratları hiç bitmedi. Sonunda bir gün balkonuma sarkan çamaşırlarını ucundan keseceğim, o olacak. Çarşaftan origami. Ya da halısıyla birlikte alacağım ablayı aşağı. Sayelerinde psikopatlaşıyorum mütemadiyen. Martılar desen ciyak ciyak, yatak odasının orda cama konuşlanmışlar, uyutmuyor gevezeler. Ama kıyamayız, o ayrı.


Geçen gün de yönetici "Girişteki kız uygunsuz şeyler yapıyor, herkes şikayetçi, evden attıracağız, imza ver." Yahu gördünüz mü? Yok. Duydunuz mu? Hayır. Ben de görmedim, o zaman siz atın imzayı. Kimsenin günahına giremem. Madem eminsiniz bu kadar, bana ihtiyacınız da yok. Değil mi efendim? Sizin de uygunsuz şeyler yapmadığınızı kim biliyor hem? Kavga-gürültü gırla. Birbirinizi yiyorsunuz.

Toplu taşımadan da toplu yaşamadan da nefret ediyorum bazen. Metrobüs toplu taşımadan, apartman toplu yaşamadan soğutuyor.


Demin kapı çaldı, sokak kedisi girmiş apartmana, ben mi almışım? Zaten geliyordu sesi zavallıcığın, maw maw... Yahu kedi bulsam sokağa bırakır mıyım? Cık. Eve kedi atmak için 4 takladayım. E sokak kedisiyse size ne, eğer Panter Emel değilseniz? Hadi kedim olsa da kaçsa, sonra paspasınıza işese, neyse.

İbrahim Tatlıses dinlemenizden de bıktım usandım. O kadar Birsen Tezer, The Doors, Placebo, olmadı The Veils, Vivaldi, Ben Harper dinletiyorum; yok, yine olmuyor. Bir cacık olmaz sizden.


Not:
O değil de, bu psikopat çocukların rol aldığı filmler insanı geriyor yahu. TNT'de oynuyor şu an biri, "Ölüm Fısıltısı" diye çevrilmiş. Hah, "Whisper". "Lost"taki Sawyer ile "Prison Break"teki Sara oynuyor. Her yerde bir anda belirip gözlerinin akı dahil kararan bir velet, karanlıkta fısıldayıp duruyor. Vır vır konuşuyor ayrıca bilmiş şey. Bildiğin iblis! Bildiğin ama... Yanlış olmasın.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder