30 Mart 2010 Salı
Umut etsek de mi beklesek, etmesek de mi gitsek
Bugün sanki henüz başlamadı, ben daha adapte olamadım Salı gününe. Zaten yataktan kalkmam 1.5-2'yi buldu. (Yazıyla iki) E salı günlerini de pek sevmem. Geç kalkınca da kahvaltıyı es geçip direkt öğle yemeği, o da iyi. Lakin bakla var, yoğurt yok. Olmadı şimdi. Hava açmış, güneşli. Artı hanesine bir puan daha. Neydi o iki gündür yağmurlu kasvetli hava...
Neler olmuş bugün dünyada? Cern'deki Big Bang çarpışması başarıyla gerçekleşmiş, müthiş bir enerji açığa çıkmış. Birazı da bana uğrasa o enerjinin...
Başka? Ricky Martin gay olduğunu açıklamış, e günaydın. Rahatlamıştır adamcağız George Michael gibi. Yıllardır kadınlara göz süzmekten gözü seyirdiydi zavallının.
Bu aralar çevremde kiminle konuşsam, herkes hayatında bir mucize olmasını bekliyor. Sezdirmese de bekliyor. Çaktırmadan. Sanki birden filmlerdeki gibi bir şey olacak ve bum! Her şey yoluna girecek. İşmiş, aşkmış... hepsi düzelecek!
Kafamız dağılsın diye izlediğimiz romantik Amerikan komedileri bizi bu hale getirdi. Tanrının eli değsin diye bekliyoruz, ama değmiyor. O halde Maradona gibi yapıp kendi elimizle idare edecek, duruma müdahale ederek kendi golümüzü atacağız. Yoksa bekle bekle, kurur kalır insan! Bir umuttu yaşatan insanı, en büyük silah umut etmek yadigar kalsın size, tamam ama o da bir yere kadar.
O değil de saçımdaki şu maskeyi çıkarayım artık, sular kesilir filan, allah muhafaza! Karıncalara yem olurum sonra.
Kaydol:
Kayıt Yorumları (Atom)
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder