Ne pazartesi ama... Saat 16 sularında bahçedeki yemekhanede kahve-kurabiye molası verdiğimizde, hava günlük güneşlikti. "Meteoroloji tutturamayacak galiba bu sefer yea" diye dalga bile geçtik. Doğa ananın sopası yok tabii. O minik minik uçuşan karlar, hepi topu 15 dakika içinde tipiye dönüştü. Bahçe bembeyaz oldu. Ve 17.15 itibariyle ofisten kaçtım.
Metrobüse giderken göz gözü görmüyordu, bir minibüse atladım. Kulak çınlatan bir kemençe solo dinleyen Laz şoför, aralardan derelerden kaçıp bir şekilde beni evime ulaştırdı. O arada kemençeden yıldım, can havliyle çantamdaki ipod geldi aklıma. Beyin yüklediği Boşnak türküleriyle pek nefis geçti yolculuk. "Snijeg Pade Na Behar, Na Voce". "Kar taneleri, tomurcuklarla meyvelerin üzerine düşüyor" demekmiş. Tam denk gelmiş doğrusu.
Bahçenin hali |
Yolumun üstündeki Kahve Dünyası'ndan salep ve sıcak çikolata aldım, zili çaldığımda kardan adamdan farkım yoktu. Ama evimdeyim, peluş sabahlığım giydim, mesudum. Yemeğin üstüne salep de oldu mu...
Bu havada sokakta ve trafikte olanlara sabır ve kolaylıklar... Bir an önce sıcak evlerine ulaşabilirler umarım.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder