Dün akşam kuzenin yeni doğan, minik şeftali oğlunu görmeye hastaneye gittik. O kadar küçük ki... Bir sürü arkadaşımın bebeği oldu, hala yeni doğan bebeklerin avuç içim kadar kafalarını görünce şaşırıyorum. Anneden süt emmeye çalışırken yorulup uyuyakalmalarına da gülüyorum. Neyse, "Darısı başınıza"lar eşliğinde, cebimizde bebe çikolatasıyla çıktık hastaneden.
"Brave" filminin DVD'sini almıştık, onu izleyelim akşam dedik. Senaryo şahane olmasa da, teknik enfes idi. Kızın saçları at üstündeyken, tek tek dalgalanıyordu resmen. Beğendim ben filmi. Müziklerini özellikle, bir çizgi film için hakkaten iyilerdi. İskoç aksanı hele, oy oy.
Kelt müziği, İskoç diyarı, kızıl kıvırcık saç-yeşil göz kombinasyonuna sahip esas kız, ayılar, cadılar... hoşuma gitti. Teknoloji hayli ilerlemiş. Çizgi film diye yarım göz izlerken gözümü ayıramadım. Sonra Pixar'ın yaptığı her işi (özellikle Wall-E, Nemo) sevdiğimi fark ettim. Animasyon kaliteniz aşmış, evet. Filmin sonunda Steve Jobs'u da anmayı unutmamışlar. İnsanı iyi hissettiren filmlerden. Bu da trailer.
gerçekten yeni doğan bebekler o kadar küçükler ki bizde mi nu kadar küçüktük diyorum hep ne zaman büyüdüm ???
YanıtlaSilgerçektn bu yei dönem çizgi filmlerine bende hayranlıkla bakıyorm doğrusu :)
hepsi şeftali kadar :) emre bey büyüdüğünde, biz yaşlanmış olacağız...
Silehii ehiii!! "ben öropadayken...." ahahhahha çok tatlı oluyomuş ya bunu yapmak :)) orda izledim evet... ecnebi arkadaşlarım da "aha bak sen" diye bu kızın resmini gösterip duruyolardı bana ehii :)
YanıtlaSile hadi yap bakalım gönlünce "ben londra'dayken" diye :) ben müziklere ve şahane teknik detaylara hayran kaldım.
Sil