Fotoğraf mı fotoğraf sanatı mı? Bazı fotoğrafçılar sadece "güzel" olanı ya da olanı "güzel" göstermek isterken, bazıları da "gerçek" olanın derdinde. Çiğ, çıplak ve yalın gerçeğin. Olanı olduğu gibi göstermenin peşinde. Hatta sert, acımasız görünenin. O yüzden photo shop çıktı, mertlik bozuldu diyenler de var, onunla fotoğrafa bambaşka bir boyut katıp sanat yaptığını düşünenler de.
Gerçeğin peşindekilerden biri olan Nan Goldin ise fotoğrafı acısını dindirmek için kullandığını söylüyor. Acısının nedeni, küçük yaştayken intihar eden kız kardeşi. “Fotoğraf benim hayatımı kurtardı. Başıma ne zaman korkunç ve travmatik bir şey gelse hep fotoğraf çekerek hayatta kalmayı başardım” diyor. Genelde arkadaşlarını model olarak kullanan ve gördüğünü aktaran Goldin, tekniğinin kusurlu olmasına aldırmıyor. Önemli olan, o an orada olmak ve an'a tanıklık etmek. Tanıklık ederken de yansıtabilmek.
Kadrajına girenler AIDS hastaları, travestiler, eşcinseller, hayat kadınları, uyuşturucu kullananlar... ve hepsine "içeriden" bakan Nan Goldin... Fotoğrafın arkasında değil, içinde yer alan. O insanların yanında olan. Onlarla aynı acıları yaşayan Goldin aslında. Onlardan biri çünkü. Korkmuyor. Çekinmiyor. Saklanmıyor da. Sevgilisinden şiddet gördükten sonra, o bereli yüzüyle otoportresini çekmekten de yüksünmüyor.
İki kelime anlatır fotoğraflarını: Gerçek ve acı. Göreni rahatsız edecek, kafasını çevirmek istemesine neden olacak derecede hem de. Ama hayat, tam da böyle bir şey... Değil mi?
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder