27 Eylül 2010 Pazartesi

Ankara, dostum

Yol yapmayı seviyorum.  Dostları görmek için yollara düşmeyi de... Bazı şehirler için güzel/çirkin deyip dururuz. Düşündüm de, aslında benim için şehirlerin güzelliği değil, onların içinde arkadaşım ya da dostum, sevdiğim birinin olup olmadığı önemli. Şehirleri özel ve güzel yapan onlar. Şehirlerden ziyade o insanlar bir şey ifade ediyor benim için.
Ankara’nın güzel olup olmamasıyla ilgilenmiyorum, ama içinde en yakın dostum yaşıyor. O kente onu görmek için gidiyorum, kenti gezmek için değil. Evet, Kuğulu Park güzel, sacher yiyip limonata içtiğimiz Flamingo Pastanesi, eğlenmeye gittiğimiz Corvus, Botanik Bahçesi, Kızılay Karanfil Sokak’taki kitapçılar ve cafeler de öyle...

Ama bunlara gitmesem de yatıp uyunası salıncağında sallanırken sohbet etmek, birlikte domates-soğan doğrarken laflamak, terası yıkarken gülüp durmak da bana yeterdi. Şimdi evlenecek olması fikrine daha da alıştım. İlk şoku atlattım sanırım. Evet, evet… İçim rahat. Mutlu olacağını düşünüyorum çünkü. Umarım olur, dilerim olsun. Hem de çok mutlu olsun...

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder