Rastlantılarla dolu bir hayat sürdürüyoruz. Birçok şey şans eseri oluyor hayatımızda. Evet, belirlenmemiş olması güzel, rastlantısal şeyler uçucu, sürprizli...
Olasılıklarla yaşıyoruz; olabilesi durumlardan bir şeyler umuyoruz. Hep olsun, olabilsin istiyoruz. Kendi seçimimiz gibi görünse de birçok şey; öyle olmuş, öyle denk gelmiş.
Teğet geçtiklerimiz de olmuş. O an orada olmasaydık, o lafı etmeseydik, o kitabı almasaydık, o an gülmeseydik... Her şey başka olurdu. Olur muydu? Görmeden bilemezdik... Karşılaştırma şansımız da olmadı, olamazdı. İkinci şans olmaz, bir filmin iki sonu olmaz. Olsa bile anca Holywood filmlerinde olur.
Misal, "Rastlantının Böylesi" (Sliding Doors)...
(Spoiler içerebilir)
O treni kaçırmasaydı? Hayatta zamanlamalar önemlidir; doğru zamanda, doğru yerde olmak... Kader dedikleri budur belki de. Kolay ya da zor, bir karar veririz ama verdiğimiz kararın doğru olup olmadığını her zaman bilemeyiz.
Geç olsun, güç olmasın. Zaman en iyi cevaptır. Ve de en iyi ilaç. "Böyle olması gerekiyormuş" der, rahatlarız. Olabildiğince...
Geç olsun, güç olmasın. Zaman en iyi cevaptır. Ve de en iyi ilaç. "Böyle olması gerekiyormuş" der, rahatlarız. Olabildiğince...
Başımıza gelen kötü şeylerde de beyin hep geriye sarar an'ları, "Oraya gitmeseydim", "Onu demeseydim", "Dikkat etseydim"... "Böyle olmazdı". Ama artık çok geçtir, olan olmuştur. Beyin ve kalp, zavallı bir savunma mekanizması geliştirir kendine, avunmak ister. Canı acımasın ister.
Possibility, probability... Olasılık, olabilirlik...
Bazı şeylerde geç kalmışızdır, küçük çocukların kavgalarındaki gibi önce başkaları görmüş, başkaları almış, başkaları yaşamıştır. Bize de kalanları yaşamak kalmıştır. Teğet geçmişizdir... Fark etmemişizdir. Olağanüstü anları ya da kişileri görememişizdir; belki de bakmamışızdır... Yanımızdan geçip gitmiş, o köşeden dönmüş, ufukta kaybolmuştur...
Bülent Ortaçgil, "Eylül Akşamı"nda çok güzel anlatır bunu:
"...
Aynı anda aynı sessiz geceye doğru
İçim sıkılıyor demişizdir.
Aynı sabaha uyanırken kim bilir,
Aynı düşü görmüşüzdür.
Olamaz mı? Olabilir.
Onca yıl, sen burada
Onca yıl, ben burada
Yollarımız hiç kesişmemiş
Şu Eylül akşamı dışında
Belki benim kağıt param,
Bir şekilde, döne dolaşa
Senin cebine girmiştir.
Belki aynı posta kutusuna,
Değişik zamanlarda da olsa
Birkaç mektup atmışızdır.
Ayın karpuz dilimi gibi batışını
İzlemişizdir deniz kıyısında.
Aynı köşeye oturmuşuzdur Köhne'de,
Belki de birkaç gün arayla.
Olamaz mı? Olabilir.
...
Bostancı dolmuş kuyruğunda,
Sen başta ben en sonda
Öylece beklemişizdir.
Sabah 7:30 vapuruna
Sen koşa koşa yetişirken,
Ben yürüdüğümden kaçırmışımdır.
Aynı anda başka insanlara
Seni seviyorum demişizdir.
Mutlak güven duygusuyla başımızı
Başka omuzlara dayamışızdır.
Olamaz mı? Olabilir."
http://www.dinl
Olabilir, her şey olabilir...
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder