17 Eylül 2010 Cuma

Faili meçhul kıyak müessesesi

Faili Meçhul Kıyak


"Pay it forward" filmi tadında bir oluşum var. "Karşılıksız iyilik yap, ama kendine saklama, bu bir zincire dönüşsün" felsefesi bir nevi. Biraz karma, ucundan 'My name is Earl' hesabı... Ama belki de değil, çünkü "E ben yaptım, sonra o iyilik gelip beni bulsun" denmiyor. Olayın özü, gizlice iyilik yapmaya dayanıyor. Fark ettirmeden. İyilik yaptığınız kişiyi mutlu edecek, gülümseteceksiniz. Zaten iyilik yapınca ortalığa çıkıp böbürlenmemek elzem. Ki iyilik de böyle olunca bir şeye benziyor bence. Anons edince değil. Ne demişler, yardım yaparsan sağ elin verdiğini sol el görmeyecek...

Bu hareketi başlatan kişi, Tunç Kılınç. Kendisi Fikir Atölyesi blogunun kurucusu, FMK'nin de yaratıcısı, fikir babası. Çoğu kişinin "Yemin ederim benim aklıma gelmişti!" dediği şeyi hayata geçiren adam. Kılınç da "Hayatı gereğinden fazla ciddiye alma" taifesinden... E doğru. Almayalım bakalım, n'olacak...


Kendisi bu hareketin özünü "Tanımadığınız birine, minik ama ona 'Aa, ne hoş' dedirtip 'iyi' gelecek güzellikler yapmaya, jestlerde bulunmaya" dayandırıyor. Bunu yaparken de saklanmak şartmış. Ve de akabinde bu iş için tasarlanmış FMK kartını olay yerine bırakmak. Gayet hoş geliyor kulağa... Uzaktan da izliyorsun ve kendini Robin Hood gibi hissedip yaptığın kıyaktan gururlu bir şekilde "Ne kıyak insanım ben be!" diyorsun...

Örneklere geçmeden önce diyeyim ki, bunun uygulanabilirliğini düşündüm. Mesela 'öküz' familyasından olan komşum geldi aklıma. Paspasımı sürekli, düzenli olarak birkaç metre öteye ittiren, gecenin körü bangır bangır arabesk dinleyip duvarları yumruklayan, dolap kapaklarını kafama kafama çarpar gibi kapatan; sigara izmaritlerini, masa örtülerini balkonuma atan caanım komşumu... Nasıl bir iyilik yapardım ona acaba? Hayır, yakında paspaslarını camdan fırlatacağım, az kaldı; ama bu iyilik mi kötülük mü olur, bilemedim. Balkondan girip dolap kapaklarını süngerle kaplasam, bu kendime iyilik olurdu ve FMK ruhuna sığmazdı eminim.

Kıyaklara bazı örnekler ise şöyle:

-Kandilde komşusunun kapısına üzerinde FMK kartıyla bir kutu kandil simidi bırakmak. Ödül olarak, akşam eve geldiğinde, kapısının önünde üzerinde kart olan bir kutu pasta bulmak.

-Bakkalın veresiye defterindeki borçlulardan birini rastgele belirleyip borcu kapatmak ve kartı bakkalın çırağıyla bu kişiye yollamak.

-Kafede çakmağı olmadığı için diğer masadakilerden ateş istemek zorunda kalan birinin masasına çaktırmadan kartla beraber bir çakmak bırakmak.

- Kendi arabasının buz tutmuş otomobil camını temizledikten sonra yandaki arabaların camlarını da temizlemek ve sileceklerine birer kart iliştirmek.


Kılınç'ın önerileri de bunlar:

-Köprüde arkadaki aracın parasını ödeyip gişe görevlisine FMK kartı bırakmak.

-Yeni açılmış bir dükkana gizlice “Hayırlı işler, her şey çok bereketli olacak” yazılı bir FMK kartı ve bir nazar boncuğu bırakmak.

-Lokantada diğer masanın da hesabını ödemek.

-FMK kartına 10 TL iliştirip “yanlışlıkla” düşürmek.

-Geçimini boş şişeleri toplayarak kazanan birisine, şişe içinde bulabileceği bir not ve 50 TL bırakmak


Güzel şeyler aslında, hoşluk... İncelik. Bazıları fazla gibi ama... Diğer masanın hesabını ödemek filan... Gerçi ben uygulamaya kalksam "Hanfendi bir şey düşürdünüz" diye peşimden koşarlar, ben de "Ya bırak kardeşim, al, aa!" diye helak olurum! Ya da duruma uyanan tinerci çocuklar peşime takılır, para gider; kartlar elimde kalır... Ne de olsa bazı şeyler de "incelikler yüzünden" gelir başa...

Ayrıntılar için

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder