27 Şubat 2011 Pazar

Şimdi özetler

Kendimde markete gidecek kadar güç bulunca çıktım dışarı. 2 gazete, Pringles ve Toblerone aldım. Hafta sonu ekleri ve abur cubur iyi gelir bazen. Bugünlük boşverelim detoks zırvalarına. Serotonin şartsa, çikolata haktır.

Biraz olsun iyi geldi. Bir kolumda Obi, diğerinde Yoda, göbeğimde laptop... Zor yazıyorum.



Hafta sonu ekleri bazen pek kof oluyor, insanı tatmin etmiyor. Bugünküler fena değildi.

Hürriyet Pazar'da Ayşe Arman'ın ses (!) getirecek muhafazakar yüzlerle röportajından çok, arka sayfadaki Faruk Bildirici'nin Zeki Demirkubuz röportajını sevdim. Sonuçta muhafazakarların sevişmediğini düşünmüyorduk zaten hiçbirimiz. Dindar, dinci farkı. Muta nikahı saçmalığı zaten yeterince zavallıca. Neyse, Demirkubuz diyorduk... 

Beğenir ya da beğenmezsiniz, bana kalırsa çok başarılı bir yönetmen Zeki Demirkubuz. İyi filmler çekti. Tarzı ve dili sade, sinematografisi güçlü. Bazı konulardaki tavrına da saygı duyuyorum. Seyirciye saygısını festivallerde smokin giymek yerine iyi filmler çekerek gösteriyor. (Fularlı işgüzara duyurulur.) En azından samimiyetsiz ve gösterişçi değil. Net ve dürüst. "İtiraf" ve "Masumiyet"i sevmiştim. "Masumiyet"i daha çok. Hayali Karamazof Kardeşler'i çekmekmiş.

Kenize Murad röportajı da fena değildi. Osmanlı hanedanından, yazar, prensesliği ise Hintli babasından geliyor. Enteresan bir hayat olsa gerek. Dolu dolu ve fırtınalı cinsinden.

Bu gece Oscar gecesi, pek heyecanlı. Tahminleri alalım?

Gelelim Milliyet Pazar'a. Mehmet Tez'in köşesini genelde keyifle okuyorum. Bugün de Libya'daki karışıklığı, ordaki liderlerin oğullarına doğumgünlerinde milyon dolarlık konserler veren Beyonce gibi şarkıcıların da kaygıyla (!) izlediğini yazmış. Oartalık karıştı, artık öyle partiler hayal oldu. E ne oldu sanatçı duyarlılığına? Cukkaları cebe indirirken diktatör demiyorsunuz değil mi? Bu arada dandik bir pop albümü almak yerine, aynı paraya İskender yemek bana da cazip gelirdi doğrusu.

Milliyet, yasaklanan kitapları kuponla dağıtacakmış. Bak, bu da ilginç. Zamanında bu listedeki "Darağacında 3 Fidan"ı okumuştum ve içim acımıştı. Suç ve Ceza ile Don Kişot'un yasaklandığını bilmiyordum. Kitaplığımda hem Doğan Kardeş, hem de Kazım Taşkent Klasik Kitaplar dizisi versiyonu duruyor. Tehlikeli (!) imiş bir zamanlar.

Şu sihirbaz (!) çocuk Aref'in ODTÜ'den arkadalarıyla yapılmış bir röportaj var bir de. Fasaryadan, geçtim. Bir başlıkta gördüm, kız arkadaşına elinden alev çıkarmış, sonra o alev güle dönüşmüş. Vaay, iyi numara.

Özcan Deniz film çekmiş, hem de romantik komedi. Hmm. "Zoru seçtim, patlama sahnesi yerine aşk hikayesi çektim" demiş. Çok zorlanmış hakkaten. Kaç gündür her yerde pompalanıyor. "Filmde Kubrick'e selam yolladım" demiş, eminim rahmetli de elini böğrüne bastırıp "Eyvallah gardaş" diyerek almıştır selamını. Mahsun Kırmızıgül ise "1 milyon yapar kardaş!" demiş. İşi kapmış abiler. Eskiden biri türkücülükte değil sinemada para var dese, gülerdik. Korkum, Nihat Doğan'ın da bu furyaya katılması.

Dizüstü edebiyat'ın son mahsulü Pinkfreud röportajı da vardı. Zayıf bir röportajdı ve klişe şeyler sorulmuş. "Babanız kızdı mı, Pucca ile kavgalı mısınız?" vs. Gerçi bu seriden de ne beklemeli bilmiyorum. Ben bir tanesini karıştırdım şöyle bir Ankara dönüşü otobüste, kitap için harcanan ağaçlara acıdım. 

Pucca bu furyadan yeterince nasiplendi, pink  abla da eminim çok derin şeyler yazmıştır ama sonuçta kimse çıtır çerezden öte bir şeyler de beklemiyordur zaten. Konusu ne ki kitabın? HBBO, bu işten vazgeçmekle akıllılık etti bence. Blogunda yazdıkları gibi bir şey yazamamak da var kitapta. Ve herkes bekliyor "Ee bakalım bu ne yumurtlayacak?" diye. 

İlk başta öngörülen naiflikten uzak işler çıktı bence ortaya. Sen çaldın ben çalmadım mevzusu da tuz biber. Bakalım, ileriki günlerde neler olacak? Biri yüzünü göstermezken diğeri gizeme boşveren pozlar verdi, biri yayınevinden ayrılıp kendisinden sonrakini hırsızlıkla suçlarken işler kızışacak gibi. Twitter yazarlığından kitaba. İlginç bir yol vesselam.

İlber Ortaylı bazı baskıcı liderlerle şımarık oğullarını yazmış. Aslında çok da uzağa gitmesine gerek yoktu.

Başka? Erbakan ölmüş. Eh, mukedderat...

Neyse, özetler bitti. Şimdi banyo ve akabinde Behzat Ç. zamanı.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder