24 Ocak 2012 Salı

Küçük Prens

Küçük Prens... Sanırım ortaokulda okumuştum ilk. 

Türkçe öğretmenimiz mi önermişti yoksa benim mi aklıma gelmişti? Bence ilki. Derste cetvelle adam döven ama şiir kitapları olan enteresan bir adamcağızdı anadolu lisesindeki Türkçe öğretmenimiz. Şair ve dayakçı örtmen. Lakabının "Frosch" (Kurbağa) olması da Almancayı yeni söken biz ergenlerin terbiyesizliğiydi elbet. 

Her dersin başında bir cetvel ister ve dersin sonunda o birinin bir yerinde kırılırdı. Ama her dersin başında aynı salak kız (Ayşe) onayeni bir tahta cetvel verirdi, örtmenin gözümdeki rekoru, sanırım masa tenisi raketinin de birinin sırtında parçalanmasıyla kırıldı. Neyse... Bu, gözünüzdeki etkisini düşürmesin, belki de başka sorunları vardı adamcağızın. Amaaan, Küçük Prens'ten nereye...

Küçük Prens'in şu baskısı gerçekten iştah kabartıcı. Nasıl olmasın ki, Cem Yayınları'ndan çıkan 1975 baskısı. Çevirmenler Cemal Süreya, Tomris Uyar. Hey gidi...

Çok severdim ben Küçük Prens'i. Pek kırılgan gelirdi bana. Yıldızlara bakıp bedeninin gidişini anlattığı bölüm özellikle pek fenadır. 

                                                              ****

“Geceleri gökyüzüne baktığında, yıldızlardan birinde benim yaşadığımı ve orada gülüyor olduğumu bileceksin. Bu yüzden sana sanki bütün yıldızlar gülüyormuş gibi gelecek. Bütün dünyada yalnızca senin gülen yıldızların olacak."

Ve bunu söyledikten sonra yine güldü.

“Ve üzüntün geçtiğinde – çünkü zaman bütün acıları iyileştirir- beni tanıdığına memnun olacaksın. Daima benim dostum olarak kalacaksın. Benimle birlikte gülmek isteyeceksin. Ve zaman zaman, sadece bunun için gidip pencereyi açacaksın... Gökyüzüne bakarken güldüğünü gören arkadaşların buna çok şaşıracaklar. Sen de onlara: “Ah, evet, yıldızlar beni hep güldürürler” diyeceksin. Onlar da senin deli olduğunu düşünecekler. Görüyorsun, sana ne kadar kötü bir oyun oynadım...”

Ve bir kez daha güldü.

“Aslında ben sana bir sürü yıldız değil de, kahkaha atabilen bir sürü zil vermiş gibi oldum.”

Yine güldü. Sonra ciddileşti. “Bu gece... biliyorsun... gelme...”
“Seni bırakmayacağım.”
“Dışarıdan acı çekiyormuşum gibi görünecek. Ölüyormuş gibi görüneceğim. Bunu görmeye gelme. Hiçbir işe yaramaz bu...”

4 yorum:

  1. Ne kadar güzel bir kitaptır .Sanırım M.Ö. okumuştum.Tekrar mı okusam ne?

    "Bir şey karşına dikiliyorsa, seni yaralıyorsa,

    Bırak gelişsin; kök salıyorsun, deri değiştiriyorsun demektir.

    Senden seni doğurtan parçalanışa ne mutlu!

    -Saint Exupery-"

    YanıtlaSil
  2. alkolikti herr frosch. o sene hem türkçesini hem almancasını okumuştuk küçük prens'in, öyle karar almışlardı.

    YanıtlaSil
  3. @fermina daza: alkolikti evet, şairle ve dayakçı hocanın ikisi bir bünye için fazla çelişikti elbet... almancasını okuduğumu unutmuşum ben...

    YanıtlaSil
  4. @dalgaları aşmak: bence tekrar okumak lazım, çocuk kafasıyla daha farklıydı mutlaka. çok acayip bir adammış saint exupery. yaralayanın karşısına dikilmek ise cesaret istiyor ama nietzsche'nin dediği gibi güçlendiriyor da belki.

    YanıtlaSil