23 Nisan 2010 Cuma

500 Days of Summer


Çıtır çerez bir film. Böyle boş vakitte izlemelik, hoş. Romantik komedi, bir aşk hikayesi... Severim romantik komedileri, kötü zamanlarda izlemek iyi geliyor.


"Aşkın 500 Günü" diye çevrilmiş dilimize. Zaman geçişleri, flashback'ler vs, bir ilişkinin otopsisi aslında. Ya da anatomisi. İlk günkü heyecan nasıldı, sonlara doğru neler oldu, ortalarda ne vardı, çocuk ne demişti, kız nasıl gülmüştü, kim neye kızmıştı, kim kimin kalbini kırdı vs vs... Marc Webb yönetmiş, kızımız Summer rolünde Zooey Deshanel, oğlumuz Tom rolünde de Joseph Gordon-Levitt oynuyor. Kendisini Heath Ledger'a benzettim ben yer yer. Toprağı bol olsun.

Tipler ilginç. Oğlan, kartpostal yazarı mesela. Böyle kocaman bir ajansta çalışıyor üstelik. Ben de yapmak isterdim bu işi. "Garden State"i seven, bunu da sever. Ben ikisini de sevdim. Canım sıkıldıkça izliyorum evde. Zaman yolculuğunda bir aşkı izlemek, güzel. İnsana iyi geliyor nedense. Böyle minnoş bir film.


Tom'un da dediği gibi:
"This is not a love story, it's a story about love"
Tom şey diyor bir de, yazık: "Boy meets girl. Boy falls in love. Girl doesn't."
Soundtrack'i de güzel, The Smiths filan, hoş...
 

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder