5 Nisan 2010 Pazartesi

"Umudu dürt, umutsuzluğu yatıştır"

(Dolunayda Datça fotoğrafı oldu mu buraya, bence oldu.)

Bir Pazar gecesi daha, Pazartesi'ye geçmiş bile gün. Hafta sonu hızlı mı geçti, bana mı öyle geldi? Dolu olduğu için hızlı geçti tabii... Her zaman böyle mi, değil. Mısır Çarşısı turu, sonra Kemerburgaz'daki arkadaş evini ziyaret, minik ve tatlı oğluyla oynamalar, balıklar-rakılar, balkonda şaraplar, güzelim pazar kahvaltıları... Ordan teyzenin 40 yıllık ahbabına Paskalya ziyareti, başka bir akraba toplaşmasına katılış ve gece eve dönüş. Güneş, "iyi ki geldim" dedirten dost muhabbeti, "iyi ki geldin" diyen güler yüz... Birçok insanı gördüm, ihmal ettiklerimi; gelişimi sabırsızlıkla beklediğini söyleyenler oldu. Akraba da olsa, içten edilmiş bir çift laf iyi geldi. Herkesi ihmal ediyoruz sanki bazen. Gündelik hayhuy, öyle bir öğütüyor ki bir şeyleri.

Yoruldum, ama güzeldi. Sonra evin sessizliğinde, böyle bir kendi ıssızlığımda durup düşündüm yeniden. Umut ve umutsuzluk üzerine... "Mendilimde Kan Sesleri"ni okudum yine. Edip Cansever, sen nasıl bir insanmışsın, nasıl can vermişsin sözcüklere, bilemedim ben. Okudum sadece. "Umudu dürt, umutsuzluğu yatıştır" dizesi düştü aklıma. Bazen hiç bitmeyecekmiş gibi gelen (u)mutsuzluklar, bir anlık bir şeyle nasıl da uçup gidiveriyor aklımızdan. Üzerimizden kayıp gidiyor. Sanki hiç olmamış, hiç kanırtmamış gibi içimizi. Bir anda bulut arasından sıyrılıveren güneş gibi.

Hakkaten neden bazılarının sevmeleri acele, dostlukları çabuk? Nedir yetişemedikleri? Düşünüyorum da, bir yaştan sonra yeni dost girmez oluyor galiba insanın hayatına. Girse de kalıcı olmuyor, varlığı yokluğu bir. Sünüveriyor. "Az olsun öz olsun" diye kandırıyor muyuz kendimizi, yoksa artık yorulduğumuzdan kimselerle uğraşamıyor muyuz? Facebook kalabalıklarına gelemiyorum ben artık. Yük de istemiyorum hayatımda. 

Aylaklık böyle işte. Her fazla, batar oluyor. Bir ses ve nefes bile olamayan, çekilmiyor. Evdeki fazla kitaplar, giysiler gibi, hayattaki fazla insanlar da bu bahar temizliğinde gitsin istiyor aylak. Zihinsel temizliğe kafa yoruyor, çünkü zamandan bol bir şeyi yok.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder