"Şimdi Bach dinliyorum bol bol. İyiyim, ama iş yapmaya alışmış olduğum için biraz sıkılıyorum. Canım işe gitmek istiyor. Kitaplar beni hiç ilgilendirmiyor, canım hiç okumak istemiyor, ama birisi bana okusa, dinlerdim. Her şeyi konuşarak yapmak istiyorum. Konuşarak yazı yazmak, konuşanları dinlemek. Şu sıralar en çok sesleri seviyorum. En çok seslere ihtiyacım var. Müzik veya insan sesleri." diye yazmış Tezer Özlü.
Bu satırlar o kadar tanıdık ki... Ben yazmışım gibi hissettirdi bir an. Sesler daha yakın oluyor sanki insana. Gözle takip ettiğin cümleler, elinle çevirdiğin sayfalar yetmiyor bazen. Konuşmak ve dinlemek istiyorsun. Duymayı. Duyacak, dinleyecek ya da anlatacak bir şeylerin olmasını... Ne zamandır doğru düzgün bir şey, herhangi bir kitap okuyamıyorum. Bu, canımı sıkıyordu. Ama bir yazar bile böyle hissediyor, kitaplardan ve okumaktan bu kadar uzaklaşabiliyorsa, çok da sıkılmamam lazım sanırım.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder